Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nden bilim insanlarının Türkiye genelinde yürüttüğü araştırma, koruma altındaki tatlı su kaynaklarının bile yoğun mikroplastik kirliliği ile karşı karşıya olduğunu ortaya koydu. Borçka Baraj Gölü, Şavşat Karagöl, Uzungöl, Sera Gölü, Hazar Gölü, Kürtün Baraj Gölü gibi yedi farklı gölde yapılan incelemelerde hem su hem de sediment (dip tortusu) örneklerinde ciddi miktarda mikroplastik bulundu.
Çalışmaya göre, 1 litre göl suyunda en fazla mikroplastik ortalaması Artvin’deki Borçka Baraj Gölü’nde tespit edildi (0,69 adet/litre). En fazla sediment kirliliği ise yine Artvin’deki Şavşat Karagöl’de ölçüldü (344 adet/kg). Bu göllerin bazılarının koruma altında olmasına rağmen, turizm, balıkçılık ve atık su kaynaklı insan faaliyetlerinin kirlilik üzerinde büyük etkisi olduğu belirtildi.
Araştırmanın yürütücüsü Prof. Dr. Kenan Gedik, başlıca kirlilik nedenlerinin plastik ambalaj atıkları, tekstil ürünlerinden kopan lifler ve balıkçılık ekipmanları olduğunu vurguladı. Özellikle dere yataklarının çöp alanı gibi kullanılması da mikroplastiklerin göllere taşınmasına neden oluyor.
Gedik, kapalı bir ekosistem olan Şavşat Karagöl’de sedimentte yüksek miktarda kirlilik tespit ettiklerini ancak sınırlı su sirkülasyonu nedeniyle su örneklerinde daha az mikroplastik bulunduğunu aktardı. Turistik alanlara olan yoğun insan ilgisinin de kirlenmeyi artırdığına dikkat çekti.
Prof. Dr. Gedik, Türkiye’nin su kaynakları açısından “su fakiri” bir ülke olduğunu ve kişi başına düşen kullanılabilir temiz su miktarının oldukça düşük olduğunu vurguladı. “Suyumuz azalmıyor ama temiz su azalıyor” diyerek, mikroplastiklerin hem bugünü hem geleceği tehdit ettiğini belirtti.